20 Ocak 2013 Pazar

Sait Faik Abasıyanık Seçme Öyküler

               Sait Faik Abasıyanık


Dosya:Saitfaik.jpg              Sait Faik Abasıyanık  (18 Kasım ya da 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906–  11 Mayıs 1954), Türk öykü ve roman yazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık,çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır.Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir. Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlattı. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmadı, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmedi ve belli bir tarzın takipçisi olmadı.
            Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalıştı. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlattı. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer aldı.
1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içerdi. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırdı. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir.
      Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etti. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.

 http://tr.wikipedia.org/wiki/Sait_Faik_Abas%C4%B1yan%C4%B1k


                   Havuz  Başı
             Ben ve 2 arkadaşım  Havuz Başı adlı öykü için bir video çektik.Bu videoyu yaklaşık iki saatte çektikve Onur Berk Sunal kameraman olarak bize yardım etti.Aynı zamanda videoyu düzenlemeyi de o yaptı.Videodaki roller aşağıdaki gibidir:

Dadlez SABAK------Köylü adam 
Kadir Kaan Kocaman -------Şehirli adam
Gülsena Altıntaş------Köylü kadın

Videoyu izlemek için tıklayın. 




Elektra

SOFOKLES


Sofokles büstü  Musei Capitolini, RomaSofokles (MÖ 496-MÖ 406) Atina dışında Kolonos'ta doğmuştur. Babası Sophillos zengin bir silah üreticisiydi. 5. yüzyıl Atina'sında yaşamış, Atina site devletinin hem gelişimini hem de çöküşünü görmüş. Birçok resmi ve askeri görevlerde bulunmuş. 441'de birliğe bağlı site devletlerine katkıları yöneten Kolegiumun üyesiydi. 441-440'ta Perikles ile Sisam'da baş gösteren ayaklanmayı bastırmak üzere görev almış. Salamis deniz zaferini kutlamak üzere düzenlenen gençler korosunu yönetmiş. Kendisinden 16-17 yaş küçük olan Euripides'in ölüm haberi üzerine tragedyalarına yas giysileriyle gelerek meslektaşına duyduğu saygıyı göstermiştir.Sofokles'in ilk birinciliği MÖ 468 yılındadır. İlk ödülünü Dionysia şenliğindeki tiyatro oyunu yarışmalarında aldı. Uzun yaşamı boyunca eserler yazmaya devam etmiş. Filoktetes adlı oyununu 88 yaşında kendisi sahneye koymuştur. MÖ 420 yılında Asklepios'un heykelini tapınağa yerleşinceye kadar evinde tutmuştur. Bu davranışıyla ölümünden sonra da Atinalılar tarafından onurlandırılmıştır. MÖ 413'te Peloponnesos Savaşı boyunca Sicilya'daki Atinalı kuvvetin yıkımına karşılık veren komutanlardan biri olmuştur.
Tragedyalarında bir yazarın seyircilerine söylediklerinden çok bir yurttaş olarak diğer yurttaşa söylemek istedikleriydi.Seyircileri düşünmeye yönelten bir uyarıcı ve danışmandı. Suda'ya göre Sofokles 123 oyun yazmış ancak 7 tanesi tam şekliyle günümüze ulaşmıştır. Bunlar Troyalı Kadınlar, Aias, Kral Oidipus, Oidipus Kolonos'ta, Antigone, Elektra, Filoktetes.
Sofokles'in sahneye getirdiği yenilik korodakilerin sayısını 12'den 15'e çıkarmıştır.Sanat yapıtının temel koşutu site ilişkileri olmuştur.
Sofokles'in eserlerinin bize en iyi ulaşanları MS 950'de Bizans'taki el yazmalarıdır. Aiskhylos, Sofokles ve Rodoslu Apollonios'un Argonauticasından meydana gelen bir metin destesi Giovanni Aurispa tarafından 1453'te İstanbul'dan İtalya'daki Floransa Medici kitaplığına getirildi. Bu el yazmalarının yanında Sofokles'e ait olduğu kesin olmayan el yazmaları vardır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Sofokles

                                            ELEKTRA
          Elektra kitabı için altı arkadaşımla beraber yaratıcı bir çalışma olarak video çektik.Videoda öncelikle karakterleri tanıttık.Sonra bütün kitabın en önemli bölümlerinden bazılarının video olarak çektik.Videonun çekimi iki gün sürdü ve altı kişiyi bir yerde toparlamak çok zordu ama her şeye rağmen videoyu çektik ve düzenledik.Videodaki karakterler şunlardır:

SENA AKGÜN--------------ELEKTRA
HEVAL ÇOBAN-------------KLYTAİMNESTRA
BARIŞCAN AVCI------------AİGİSTHOS 
ARİFCAN FAİK YILMAZ----ORESTES
FURKAN AKYOL-----------KRYSOTHEMİS
DADLEZ SABAK-------------KOROBAŞI

Yaptığımız yaratıcı çalışmayı görmek için tıklayın. 

19 Ocak 2013 Cumartesi

Küçük Kara Balık

SAMED BEHRENGİ
Dosya:Samad Behrangi.JPG  Babasının adı İzzet, annesinin adı Sara idi. İran genelinde seyahatler ile Fars ve Azeri halk kültürü üzerine incelemeler yaptı. Halkın dilinde dolaşan masalları, söylenceleri derledi, yorumladı, yeniden yazdı. Bunları derlemenin yanı sıra, çocuk öyküleri yazdı. Ne var ki kimilerince çocuk öyküleri olarak görülen bu yapıtlar kimilerince de İran ve diğer dünya halklarına, adalet, eşitlik, dogmayı sorgulama, direnebilme gibi öğütlerde bulunan metinlerdir. Zamanının Şah yönetimine karşı masal ve hikâyeler yazarak karşı koymaya çalışmış, başkaldırmıştır.Samed Behrengi öğretmen okulunda okumuştur. Öğreniminitamamladıktan sonra köy okullarında öğretmenliğe başlamıştır. Kısa hayatı boyunca her zaman çocuklara hayatı anlatmaya çalışmış ve öğretmenlik görevinde kalmıştır.

    Samed Behrengi (1967) 29 yaşındayken şüphe uyandıran bir biçimde Aras Nehri'nde ölmüştür. Yüzerken boğulduğu söylentisi yayılsa da buna kimse inanmadı, çünkü Behrengi, yazdığı masallarla, ülkesinin başına çöreklenmiş Şahlık düzenini açıkça eleştiyor, her türlü baskı yönetimine karşı çıkıyordu. Bu yüzden suikaste uğradığı düşünülmektedir.Yapıtları onlarca dile çevrilmiştir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Samed_Behrengi




Küçük Kara Balık
           Yaşlı bir balık çevresine on iki bin çocuğu ve torunu toplar ve onlara masal anlatmaya başlar:
                Küçük Kara Balık adında  yavru bir balık varmış. Küçük Kara Balık ve annesi bir ırmakta yosunlu bir taşın altında yaşarlarmış ve hiçbir zaman evlerinden uzaklaşmazlar  hep evlerini çevresinde dolanırlarmış.Ama Küçük Kara Balık çok meraklıymış ve bir kerecik  de  olsa  uzakları, nehrin sonunu görmek istermiş.Bir sabah çok erken bir saatte annesinin uyandırmış ve nehrin sonuna doğru gitmek istediğini söylemiş. Annesiyle tartışmışlar ve bir sure sonar çevrelerindeki bütün balıklar da tartışmaya katılmışlar .Herkes gitmenin çok saçma olduğunu söylemiş ve onu ikna etmeye çalışmışlar.Ama Küçük Kara Balık ikna olmamış ve yola çıkmış.Bir Süre yüzdükten sonra hiç görmediği yavru kurbağalarla karşılaşmış.Bir sure onlarla tartışıp cahil olduklarını anlayınca yoluna devam etmiş.Bir yengeçle karşılaşmış ve yengeç ona zarar vermek için onu kandırırken bir anda suya koyunlar yakalaşmış ve  yengeç  kuma gömülmüş.Orada bir kertenkeleyle karşılaşır.Kertenkeleye  kuşları sorar ve kertenkele ona bir hançer verir.Uzun bir sure gittikten sonra bir grup balıkla karşılaşmış.Onlarla sohbet eder ve gelmek isteyen var mı diye sorar ama herkes pelikanlardan korktuğu için ona katılmazlar.Biraz daha yüzdükten sonra hava kararır ve bir taşın altında uyur.Gece Ay’la sohbet ederler ama sohbetlerinin ortasındayken bir bulut gelip sohbetlerinin böler.Ve uyumaya devam eder. Sabah kalktığında  çevresinde önceki gün  tanıştığı küçük balıklar görür .Onlarla sohbete başlarlar.Tam balıklar pelikanlardan korktuklarını anlatırken çevre kararır ve bir pelikan onları gagasına alır.Küçük balıklar Küçük Kara Balığı suçlarlar ve pelikan onlara çok  güler.Pelikan küçük balıklarla bir anlaşma yapar .Onlara eğer Küçük Kara Balık’ı boğarlarsa  onları serbest bırakacağını söyler.Balıklar saldırır ama bir şey yapamazlar.Sonra hep beraber bir plan hazırlarlar.Küçük Kara Balık ölmüş gibi yapar ve pelikana onu öldürdüklerinin söylerler.Sonra pelikan onları yutar.Tam o  sırada Küçük Kara Balık hançerini çıkarır , pelikanın boğazına saplar ve kaçar .Küçük Kara Balık çok büyük bir suya düşer.Kaybolur. Suyun sonu yoktur. Tam o sırada bir kılıç balığı ona saldırır .Küçük Kara Balık saldırıdan kurtulur ve bir süre sakalanır.Sonra çok büyük bir balık sürüsüyle karşılaşır ve onlarla sohbet eder .Balık sürüsü onu yüzeye çıkmaması konusunda uyarır.Ama o yukarı çıkar.Tam osırad bir balıkçıl kuşu onu gagasıyla yakalar ama yutmaz.Çünkü  onu çocuklarına götürür. Küçük Kara Balık kurtulmak  için kendisinin  zehirli olduğunu söyler .Kuş once inanmaz ama sonra içine bir kuşku düşer ve Küçük Kara Balık’a bir şey sormak için konuşur.Ama tam o sırada Küçük Kara Balık atlar.Ama Küçük Kara Balık suya düşmeden onu tekrar yutar .Artık midededir .Orda yavru ağlayan bir balık görür.Ona yardım eder ve o dışarı çıkar. Küçük Kara Balık’tan  ses yoktur.Kuş bir sure sonra dayanamayıp düşer.Ama Küçük Kara Balık’tan hala ses yoktur…

          Yaşlı balık hikayeyi bitirir.Herkes Küçük Kara Balığa ne olduğunu sorar ama yaşlı balık söylemez.Sonra bütün balıklar uyur ama bir balık uyumamıştır çünkü  o denizleri düşünür…