15 Aralık 2012 Cumartesi

Söyle Margos Nerelisen?

      “Söyle Margos Nerelisen” adlı  kitabın yazarının yani Mıgırdiç Margosyan'nın Diyarbakırlı olması ve kitabın tamamının Diyarbakır'da geçmesinden dolayı kitapta bir çok Kürtçe ve Ermenice kelime bulunmaktadır çünkü Diyarbakır birçok medeniyete beşiklik yapmış, oldukça zengin  sosyo-kültürel yapıya sahip multikültürel bir şehirdir. Yazar, kelimelerin doğal hallerinde kalmaları amacıyla kelimeleri değiştirmemiştir. Sadece daha rahat okunması için  bazı Kürtçe harfler yerine Türkçe harflerle yazmıştır.  Bu kelimelerin daha kolay anlaşılması ve kitabın daha anlaşılır bir hale gelmesi amacıyla bu   kitaptaki Kürtçe kelimeleri çıkarıp onların kelime anlamlarını, kelime türlerini ve Kürtçe'deki doğru yazılışlarını yazarak bunları bir sözlük haline getirdim. Umarım bu sözlükle bu güzel kitabın okunmasını kolaylaştırabilmişimdir.

KÜRTÇE SÖZLÜK

·       Bemurad!:(dey.) isteğine, muradına erme![olumsuz] 
·        dizi neke!:(dey.) hırsızlık yapma!
·       carut:(is.)(carud)ateş küreği,kül küreği,kürek.
·       lülüg:(is.)boru,soba borusu.
·        küçe : (is.)(kuçe)sokak.
·       teşt: (is.)leğen.                                                                        
·        mehf u perişan olmak: (dey.)çok kötü durumda.
·       gotiye ghaç nabe paç:(dey.)(gotiye xaç nabe paç)(Bir kere “ğhaç” derse bir  daha“paç”demez.)Geri adım atmamak.
·       habeş:(is.)bir çeşit şömine.
·        hanek etmek:(fi.)(henek kirin)şaka yapmak.
·       tesi: (is.) yün eğirmeye yarayan alet,iğ.
·       çirton: (is.) çatıdaki su akarı.
·       zabok:(is.)(zaboq)çöplük.
·       cehü:(is.)Diyarbakır ve çevresinde yahudilere verilen isim.
·       fille:(is.)Diyarbakır ve çevresinde Hristiyanlara verilen isim.
·       asori:(is.)Diyarbakır ve çevresinde süryanilere verilen isim.
·       kitti:(is.)( qitî) bir çeşit salatalık,acur.
·        dere:(is.)( derî) kapı.
·       keyd:(is.)(qeyd)hayvanları bağlamak için kullanılan alet,pranga.
·        ava buze : buz suyu,çok soğuk su.
·       verin:(fi.)(werin) cesaret etmek, gelmek ,cüret etmek.
·       şebbot:(is.) Dicle Nehri’nde yaşayan bir tür sazangil.
·       Şirink:(is.) Dicle Nehri’nde yaşayan bir tür balık.
·       Malez:(is.)Bir çeşit yiyecek,bulamaç.
·       zozan:(is.) yayla.
·       gilgil:(is.)mısır (darı),akdarı.
·       berdan berdan:(dey.) başıboş dolaşan kimse.
·        lao:(is.)(law)çocuk ,evlat.
·       teşkele:(is.)(teşqele)olay,boş meşkuliyet,telaş.
·       kırtik:(sıf.)azıcık.
·        Hevş: (is.)(hewş) bahçe,avlu.
·        Alüce:(is.)(aluçe)erik.
·        Peş:(sıf.) ön,ileri.
·        Aşefçi:(is.)ot ayıklayan kimse .                                                                                         
·        Sıtıl:(is.)(sitil)  kova,kazan.                                           


  
      

1 Aralık 2012 Cumartesi

Biletimiz İstanbul'a Kesildi

Biletimiz İstanbul'a Kesildi

"Biletimiz İstanbul'a Kesildi" adlı kitapla ilgili yaratıcı çalışma olarak  kitabın geçtiği ve tanıtılmak istenen kültürü anlatmak için ben ve Cansu arkadaşım kitabın yazarı Mıgırdiç Margosyan ile yapılacak yedi ana sorudan oluşan bir röportaj hazırladık .Önümüzdeki günlerde cevaplarını da alacağız.Yazara soracağımız sorular aşağıdadır.Bu soruların ayrıntıları röporaj yapıldıktan sonra yazılacaktır.









1)İlk olarak kendizi tanıtabilir misiniz? 
-
2)” Biletimiz İstanbul’a Kesildi “ adlı kitabınızı  ve diğer kitaplarınızı hangi amaçlarla yazdınız?
-

3)Çocukluğunuzun geçtiği zamandaki Diyarbakır'ın kültürü ve Diyarbakır Ermeni 'leri hakkında bilgi verebilir misiniz?
-
4)İstanbul'a ilk geldiğinizde kaçyaşındaydınız,en çok hangi zorluklarla karşılaştınız?
-
5)İstanbul'da  sizi nasıl karşıladılar?
-
6)Ermeni olduğunuzdan dolayı yaşadığınınz zorluklar var mı? varsa anlatırmısınız?
 -
7)Başınıza gelen  hatırladığınız ilginç bir olay var mı, varsa anlatırmısınız?
-










1 Kasım 2012 Perşembe

BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ

Nikolay Vasilyeviç Gogol
Nikolay Vasilyeviç Gogol (Rusça: Николай Васильевич Гоголь) (31 Mart 1809 - 4 Mart 1852) gerçekçi Rus roman ve oyun yazarı. En çok tanınan eseri Ölü Canlar'dır.
Gogol orta halli toprak sahibi bir ailenin çocuğu olarak Ukrayna’da Soroçinski Köyü’nde dünyaya gelir. Gogol’un çocukluğu köy hayatı ile ve yoğun Kazak kültürü etkisinde geçer. Bu hayatın etkisi ileride yazacağı eserlere de yansıyacaktır.
Gogol, gençlik yıllarında şiir ve edebiyata ilgi duyar. 1828'de Petersburg’a gider. Orada memur olmayı ve bir şekilde geçinmeyi umar ancak işler umduğu gibi gitmez. Gogol, Petersburg’dan Almanya’ya gider ancak orada da parası bitene kadar kalabilir. Tekrar Petersburg’a dönüp iş arayan Gogol bu sefer çok düşük bir maaşla da olsa devlet memuru olarak çalışmaya başlar. Bu görevden de bir sene sonra ayrılır.
***http://tr.wikipedia.org/wiki/Nikolay_Vasilyevi%C3%A7_Gogol


Bir Delinin Hatıra Defteri İçin Yapılan Yaratıcı Çalışma:

      Nikolay Vasilyeviç GOGOL'un başyapıtı olan "Bir Delinin Hatıra Defteri" adlı kitabın "Palto"adlı hikayesiyle ilgili arkadaşlarımla yaratıcı bir çalışma yaptım.
             
Bu yaratıcı çalışmada hikayenin belli ve önemli olaylarını fotoğraflar ve videolarla bir film haline getirerek yaratıcı çalışma yaptık. Bu filmdeçoğunlukta belli aralıklarla fotoğraflar çektik.Sonra da en önemli bölümlerle ilgili videolar çektik.Bu çalışmaların 9 kişi bir kısmını içerde bir kısmını içerde çektik.Bunu yaparken bu kadar kişiyi bir araya aynı zamanda toplamak zordu ama başardık.Kameraların iyi olmamasından dolayı bazı görüntüleri iyi çekemedik.Ama aynı kareyle ilgili birden fazla görüntü çektiğimiz için iyi görüntüleri ayıklayıp onları ekledik.Sonuç olarak çok başarılı bir yaratıcı çalışma yaptık.

ROLLER

Efe BAYRAMGÜLER-------------Akaki AKAKİYEVİÇ
Dadlez SABAK----------------------Hırsız ve polis
Kendal VAROLGÜNEŞ------------Önemli kişi
Yağmur ÜNAL----------------------Sekreter ve kameraman
Mısra ŞENGELDİ------------------Hırsız
Ezgi Cemre ER---------------------Kumaşçı ve hizmetçi
Onur Ulaş ACARLI----------------Bekçi
Melih Meriç-------------------------Terzi
Barışcan AVCI----------------------Patron


















MAVİ SÜRGÜN


MAVi SÜRGÜN

                          Halikarnas Balıkçısı
1890-1973 yılları arasında yaşamış Anadoluculuk akımını destekleyen yazar, gazeteci, ressam, şair, rehber ve araştırmacıdır.
En önemli eseri “Mavi Sürgün”dür.Çevirileri ve kitapları dolayısıyla kültür bakanlığı 1971 Devlet Kültür Armağanı verilmiştir.1973’te kemik kanserinden İzmir’de hayatını kaybetti.

Bazı insanların o kadar kötü ,talihsiz yaşamları olur ki , üzüntüyü belki de  bu yaşam karşısındaki zaferlerinin ve mutluluklarını anlatmak isterler. İşte Halikarnas Balıkçısı’da bu insanlardan biridir.İstanbul’da güzel belki’de çok “routine”bir hayatı varken birden nedenini bile bilmeden İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklanır ve bu tutuklanıştan sonra bütün hayatı tahmin edilemeyecek ölçüde değişir.
Kitabın Özeti:
Halikarnas Balıkçısı  30’lu yaşlardayken 1. Dünya Savaşının son yıllarıdır. İstanbul işgal edilmiştir. İşgal güçleri İstanbul’da yerel halka çok kötü davranır. Halikarnas Balıkçısı İstanbul’un eski havasını arar. Bunun için bir şeyhin altındaki bir topluluğa üye olur,bazı gazetelerde ve dergilerde yazılar yazar ama ne yaparsa yapsın halk çok kötü durumdadır, hayat çekilmez hale gelmiştir. Günler böyle geçerken birgün Halikarnas Balıkçısı evde dinlenirken kapıya sivil polisler gelir ve Halikarnas Balıkçısını tutuklarlar. Neden tutuklandığını bile öğrenmeden onu yürüyerek karakola götürürler. Halikarnas Balıkçısı için bu yürüyüş bir işkencedir çünkü içine bir daha evine dönemeyeceği doğar. Gerçekten de öyledir Halikarnas Balıkçısı  uzun bir süre daha o evi göremeyecektir. Yoldayken yanındakilerden istiklal mahkemesine gideceğini öğrenir ve bu da onun için ikinci bir şoktur çünkü İstiklal Mahkemesi'ne gidenler asla basit bir suçla cezalandırılmazlar. Karakolda bir gece kaldıktan sonra Haydarpaşa Garı’na Ankara trenine  giderler. Haydarpaşa  Garı’nda  kendisiyle aynı suçtan yargılanan eski bir arkadaşı olan M.Zekeriya’yı görür ve bir nebze de olsa rahatlar.Çünkü en azından ne suçundan yargılandığını öğrenir. O eskiden yazdığı bir yazıdan dolayı yargılanır. Sonra trene binerler. Aynı kompartımanda kalırlar. Bu sürede Halikarnas Balıkçısı çok rahatlar çünkü Zekeriya birkaç hafta sonra geri döneceklerini söyler. Ertesi gün Ankara’ya varırlar oradan polis merkezine götürülürler. Akşama kadar polis merkezinde kalırlar. Sonra oradan da Cebeci Hapishanesine götürülürler. Cebeci Hapishanesi o zamanlar yeni yapılmıştır koşulları çok kötüdür. Bu kötü koşullarda bir kaç gün kaldıktan sonra İstiklal Mahkemesi'ne götürülürler.İstiklal Mahkemesi'nde bazı resmi işlemlerden sonra tekrar hapishaneye götürülürler. Yine birkaç gün kaldıktan sonra mahkemeye yargılanmak için götürülürler. Mahkemedeki uzun, stresli ve kasvetli kararın sonunda Halikarnas Balıkçısı’nın ve Zekeriya’nın sürgün edilmesine karar verilmiştir. Zekeriya Sinop’a, Halikarnas Balıkçısı da Bodrum’a 3 yıl sürgün cezası verilmiştir. Halikarnas Balıkçısı bu olaya çok sevinir çünkü daha ağır hatta idam beklerken sadece 3 yıllık bodrum sürgün cezası verilmiştir. Mahkemeden sonra tekrar hapishaneye götürülürler. Birkaç hafta geçtikten sonra Zekeriya hapishaneden sürgüne çıkar. Ama Halikarnas Balıkçısı hala gönderilmemiştir.Ve Zekeriya Sinop’a ulaşmışken Halikarnas Balıkçısı hala Cebeci Hapishane’sindedir. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Halikarnas Balıkçısı'na da yola çıkacağı haberi verilir. Ertesi gün hapishaneden çıkarlar ve Ankara Garı’na giderler. Bir kompartımana girerler. Uzun bir tren yolculuğundan sonra tren Afyon’a varır.Afyon’da harçlık almak amacıyla inerler. Bir gece  bir bakkal dükkanında kalırlar.  Ertesi sabah hükümet dairesine giderler. Ancak üçüncü günde parayı alırlar. Ertesi gün trene binerler. İki gün sonra İzmir’e varırlar. İzmir’de yaklaşık yirmi gün kaldıktan sonra trenle Aydın’a yola çıkarlar. Aydın’a vardıktan birkaç gün sonra otobüsle Çine’ye giderler. Birkaç gün sonra oradan otobüsle Muğla’ya giderler. Uzun bir süreden sonra Muğla’dan  Milas’a giderler. Bir hafta sonra nihayet Milas’tan Bodrum’a yola çıkarlar. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Bodrum’ varırlar. 10-12 gün diye beklenen yolculuk  yaklaşık 4 ayda biter. Halikarnas Balıkçısı Bodrum’da kaymakamlık binasına gider. Bodrum kalesinde değilde Bodrum’da kalacağını öğrenince çok sevinir.Bodrum’u kaymakamla beraber gezerler. Çok mutlu olur çünkü herkes ona sürgün cezası almış bir suçlu gibi değil de normal bir insanmış gibi davranır. Kaymakamla birlikte gidip Halikarnas Balıkçısı’na bir ev kiralarlar. Halikarnas Balıkçısı  birkaç gün boyunca evinde halini düşünür ve depresyona girer. Birkaç gün sonra üzüntüsü azalır ve yavaş yavaş aslında Bodrum’un çok güzel bir yer olduğunu fark eder. Her gün Bodrum’u ve Bodrum Kalesi’ni gezer, balık tutar, sahilde yürür, insanlarla tanışır, onlara bir şeyler öğretir ve bunlar gibi çok şey yapar. Artık o da bir Bodrumludur, artık Bodrum’u çok sevmiştir. Birkaç ay sonra eşi ve çocuğu Bodrum’a gelir. Bodrum’da geçen uzun ve güzel günlerden sonra sürgünün 1,5 yılı dolmuşken tam da Halikarnas balıkçısı ölümüne kadar Bodrum’da kalmayı planlarken İstiklal Mahkemesi Halikarnas Balıkçısını geri kalan cezasını İstanbul’da geçirmesine karar verir. İstiklal Mahkemesi bu kararı bir ödül olarak vermişken Halikarnas Balıkçısı bu kararı  çok kötü bulur. Ama mecburen İstanbul’a gider. İstanbul’dayken Bodrum’a gitmek için planlar yapar. Bodrum için tohumlar, kitaplar ve olta takımları alır. 1,5 yıl sonra sürgün biter ve Bodrum’a gider. Artık o çok mutludur. Çünkü büyük İstanbul sürgünü bitmiştir. Halikarnas Balıkçısı ailesiyle birlikte  Bodrum’a varınca kendilerine bir ev yapar. Aldığı tohumları tüm Bodrum’a diker. Aldığı olta takımlarını dağıtır balıkçılıkla ilgili  yeni yöntemler gösterir. Aldığı kitapları da kullanarak Bodrum’da olmayan bitki türlerini getirir. Artık asıl hayatı başlamıştır. Bodrum’da çok mutludur. Ve yıllar geçmiştir Halikarnas Balıkçısının çocukları büyümüştür ama Bodrum’da okul yoktur, savaş dolayısıyla her şey pahalılaşmıştır. Artık uzun ve güzel Bodrum günlerinin sonu gelmiştir. Halikarnas Balıkçısı ve ailesi İzmir’e giderler…